19 Eylül 2012

Prometheus


Sinemaya iyiden iyiye merak sarmaya başladığım 1995-2000 arası dönem bilim kurgu filmleri açısında çok zengin bir dönemdi. Mükemmel bilim kurgulardan, sıradan B sınıfı bilim kurgulara kadar bi dolu film izledik o dönemde. Belki de bundandır bilim kurgu hayranlığım. :) O zaman nasıl ki bilim kurgu dönemiyse bu dönem de sanırım çizgi roman dönemi oluyor. Gerçi biraz normalden uzun sürdü bu çizgi roman dönemi ama olsun genel olarak şikâyetçi değilim. Şikâyet edebileceğim tek konu bu dönemde hatırı sayılır bilim kurgu filmi yakalamak oldukça zorlaştı. Bu kıtlık döneminde uzun zamandır izlemek istediğim Prometheus filmini ancak hafta sonu izleme şansı buldum ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim.

Filmin kadrosundan önce konusundan bahsetmek daha doğru olacak sanırım. Öncelikle bu film bir uzay filmi. Dünyada insanoğlunun yaradılışına yönelik birçok ipucu bulunur ve tüm bu ipuçları dünyadan çok uzakta bulunan bir gezegeni işaret etmektedir. Bir grup bilim adamı ve asker bu gezegene yolculuğa giderler. Gezegene vardıklarında ise bir dolu olaylar dizisi kahramanlarımızı beklemektedirler ve bu kahramanlarımız bir şekilde dünyanın geleceğini kurtarmak için mücadeleye girişirler.

Filmin yönetmeni Ridley Scott, gayet başarılı bir yönetmen olduğunu düşünsem de genel bir tarzı olmadığı için filmleri bana çoğunlukla çok başarılı gelmez. Başrollerde Noomi Rapace, Michael Fassbender, Charlize Theron ve Idris Elba karşımıza çıkmaktadır. Guy Pearce da filmde rol almakta ancak izleyenler tanımakta biraz zorlanabilirler, ben açıkçası sesinden tanıdım, zira kendisi oldukça yaşlı bir adamı canlandırmaktadır.

Önce olumsuz kısımlardan bahsedelim. Yine spoiler yok ama izlemeyenler için biraz fazla bilgi içerebilir yazacaklarımız. Filmde açıkta kalan çok nokta var. Bir kere, 3 tane çizimden yola çıkarak trilyon dolarlık yolculuğa çıkmak bana çok mantıklı gelmiyor, o kısmın biraz daha altını doldurmak gerekirdi sanırım. Filmde fazla klişe var; tırsıp kaçmaya çalışan adamlar mı dersin, söz dinlemeyen insanlar mı dersin, ne ararsanız var. Ayrıca film çok fazla tahmin edilebilir olmuş. Ben ki film izlerken beynimi kapatırım, 1 sn sonrasını asla düşünmem, kim katilmiş, kim hırsızmış hiç kafa yormam ama bu filmde son 10 yılda yapmadığım kadar tahminde bulundum ve hepsi de tuttu. Belki de istedikleri budur, tam bilemedim. Kabak gibi her şey göz önündeydi yani. Aslında daha çok şey var söylenecek ama sahneleri burada tek tek açıklamak doğru olmaz sanırım.

Oyunculuğu ve senaryoyu da çok başarılı bulmadım, bazı sahneler sıradan B sınıf aptal uzaylı filmleri gibiydi. Sanırım Ridley Scott konuya tav olduğundan bu “küçük” detayları es geçmiş.

Gelelim filmin güzel kısımlarına :) Film gelecekte geçen bir uzay kurgusu, sadece bundan dolayı bile bende ekstra kredisi mevcut. Buna ek olarak bir nevi “Alien” filmi olması baştan sonra filmi pür dikkat izlememi sağladı. Filmin ana çatısı çok güzel, açılış sahnesi çok güzel, ayrıca bu sahnenin de salak gibi anlatılmaması güzel olmuş. Filmin oturduğu çatı, hikâye sağlam olduğundan dolayı bazı mantık hatalarını görmezden gelmek benim için zor olmadı ama herkes için aynı şey geçerli olur mu bilemiyorum.

Sonuç olarak, bilim kurgu seviyorsanız, gizemli filmlerin hayranıysanız, biraz olsun Alien serisine aşinaysanız bu filmi izlemelisiniz diyorum. Sonunda beğenmeseniz bile pişman olacağınızı sanmıyorum :)

Bu film için İzle veYorumla puanı: 7/10


4 yorum:

Culturella dedi ki...

Bir bilim-kurgu sever olarak filmi beğendim özellikle de filmin ilk başı çok etkileyiciydi..ancak film ile ilgili tek olumsuz eleştirim, çok fazla soru işareti ile bizi başbaşa bırakmış olması. bunlardan bazıları da, david'in o şeyi içkiye karıştırıp karşısındakine içirmesinin nedeni neydi?? ve asıl ana gezegen hangisiydi peki?? galiba bu soruların cevaplarını filmin (eğer çekilirse) diğer serilerinde görebilicez.

İzle ve Yorumla dedi ki...

Benim de filmde en beğendim sahne açılış sahnesi. Ama açıkçası filmde cevapsız çok soru olmasını çok yadırgamadım, zira filmin senaristlerinden Damon Lindelof aynı zamanda Lost'un da senarsitlerinden :)

Filmin devamının çekileceği açıklandı. David ve Elizabeth ile prensip olarak anlaşmaya da varılmış. Kim yönetecek, ne zaman çekilecek henüz bir bilgi yok malesef.

ONUR dedi ki...

Pek çok farklı sitede epeyce yorum okudum, genel olarak yorumlar aynı doğrultuda ilerliyor fakat ya ben gözden kaçırdım ya da arkadaşlar gerçekten görememiş çok basit bir ayrıntı var filmde, alien serisiyle uzaktan yakından alakam olmadığı için basit düşündüğümden midir bilinmez film bitince ilk sahneyi yeniden izleyerek yaptığım yorum şudur; insan görünümlü yaratıklar (filmde tanrı arayışında bulunan tanrı olarak geçiyor) yaşanabilecek dünyalara gidip kendilerini öldürerek, küçük mikro organizmaları doğaya salıyorlar ve bunun sonrasında gezegenlerde evrim teorisi tabanlı bir yaşam başlıyor ancak filmimizdeki gezegende bu tam olarak işlemiyor ve bir şekilde istenmeyen bir mikro organizma yaşama şansı buluyor, bu mikro organizmayı filmin en sonunda alien olarak görüyoruz, alien dünyadaki canlı insan ile filmdeki gezegendeki solucan(virüs)'ün birleşmesinden sonra meydana gelen canlının filmde insana benzer (yaşam başlatan) yaratıkla birleşmesiyle ortaya çıkıyor. Alien bence bir sonraki filmde kendini göstermeyebilir o gezegenin canlısı olarak kalabilir.

Toparlarsam, sanki bana farklı gezegenlerde bırakılan mikro organizmaların farklı canlılara dönüştüğü (doğaldır,iklimsel,havasal etmenler çok önemli) filmdeki gezegende alien'ların olduğu, ilerleyen filmlerde de yaşam başlatan canlıları arayacamız bir seri olacak gibi duruyor.

Neden insanları öldürmek istediler sorusunun cevabını ise ben de veremedim, aklımda varsayımlar var ve sanırım ikinci filmde bu netlik kazanır.

selamlar

İzle ve Yorumla dedi ki...

@ONUR

Bir sonraki filmin nasıl olacağı tamamen filme Ridley Scott'ın ne şekilde dahil olup olmayacağıyla alakalı sanırım. Çünkü bu film Alien serisi için çekilen bir doğrudan "prequel" değil, bunu söyleyen bizzat Ridley Scott. İlk fikir prequel olması yönündeymiş ama Scott filmin Alien serisiyle ilişkili olsa da orjinal bir film olmasına karar vermiş.

Bundan yola çıkarak şöyle demek yanlış olmaz sanırım; eğer ikinci filmi Ridley Scott yönetecekse, film Alien'e doğru uzamayacak aksine ilk filmin izinden devam edecek. Konunun nasıl olacağı ise tam belli değil ama kanımca, Elizabeth ve David'in gezegende kalmasından sonraki gelişmelere odaklanması muhtemel. Tanrıların ana gezegenine gitme fikri bana çok zorlama olur gibi geliyor açıkçası.

Ayrıca eğer ikinci filmde Ridley Scott olmazsa, Alien serisiyle daha iç içe bir film izleyebiliriz.

Dediğim gibi Ridley Scott favori yönetmenlerimden değildir ama bu filme devam etmesini isterim, şu anda görünen de bu yönde zaten.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...