3 Mayıs 2011

Bin-Jip

Bu sefer biraz Hollywood’dan uzaklaşıp Uzakdoğu’ya doğru gidelim dedik. Kore sinemasını takip edenlerin yakından tanıdığı ve oldukça da beğendiği bir yönetmen olan Kim Ki-Duk’un Bin-Jip isimli, İngilizceye “3-Iron”, Türkçeye “Boş Ev” olarak çevrilen filmini inceleyeceğiz.

Üniversitedeyken kütüphanede bu filmin DVD’sini görmüştüm ve filmin kapağını beğendiğim için aldım ve izledim. Kore filmlerine olan hayranlığımı başlatan iki filmden birisidir bu film. Diğeri ise tahmin edileceği üzere Oldboy. Bu filmden sonra, bir sürü Kore filmi izledim. Korku filmlerinden bahsetmiyorum, o konuyla ilgili düşüncelerime daha önce değinmiştim. Bizim bazen anlamakta zorluk çektiğimiz bir kültüre, anlayışa sahipler, o yüzden Kore filmleri birçokları için sıkıcı ve aptaldır. Bana göre tam tersi, çok derin ve anlamlı filmler yapıyor bu Koreliler. :)

Filmin konusundan bahsedelim kısaca; başrolde oynayan adam, ya da genç, tatile gitmiş insanların evlerine giriyor ve onların evlerinde yaşıyor ev sahipleri dönünceye kadar. Evde kaldığı süre boyunca, evi temizliyor, çamaşırları yıkıyor, evde bozuk kırık bir şeyler varsa onları tamir ediyor, ev sahipleri döndüğünde ise evden çıkıyor ve yeni bir ev aramaya başlıyor. Sanırım insanların evlerinde kaldığı için, evi temizleyerek ve tamirat yaparak bir şekilde borcunu ödemeye çalışıyor. Bir gün bu genç boş sanarak girdiği bir evin aslında boş olmadığını anlıyor. Evde, evli ama son derece mutsuz bir kadın vardır. Daha sonra bu genç adam ve genç kadın birbirlerine âşık olurlar, birçok şeyi paylaşırlar, ta ki kadının kocası durumu fark edinceye kadar.

Organize İşler filminde Cem Yılmaz’ın golf toplarıyla Yılmaz Erdoğan ve adamlarını bi güzel benzettiği sahneyi izleyen birçok kişi bu sahnenin çok orijinal olduğunu sanır. Bu sahnenin bir benzeri bu filmde de vardır, belki daha önce başka filmde de çekilmiştir ama ben ilk bu filmde rastladım.

Filmle ilgili anlatmak istediğim o kadar çok şey var ki, buraya yazarsam, muhtemelen filmin senaryosundan daha uzun olur. Filmi ilk izlediğimde genç adamın hapishanedeyken niye acayip hareketler yaptığını anlamamıştım, ama film ilerledikçe bunların ne kadar önemli olduğunu anladım.

Bu film sadece bir aşk filmi değil ama belki de aşkı en güzel işleyen film. Tutku için de aynı şey geçerli, fedakârlık için de. Bu filmi ya çok seversiniz ya nefret edersiniz. Ben çok sevenler grubundayım.

Son olarak iki çok önemli noktaya değineceğim. Birincisi, hem genç adam hem de kadın film boyunca son sahneye kadar tek kelime etmiyorlar. Bu filmin belki de bu kadar etkili olmasının en önemli sebeplerinden birisi de bu. Her şey kelimeler olmadan o kadar güzel anlatılmış ki, insanın hayran olmaması mümkün değil. Son sahnede söylenen söz ise, bu kadar sessizlik içinde bu sözün ne kadar anlamlı olduğunun bir diğer kanıtıdır. Değineceğim ikinci nokta ise film boyunca duyduğumuz müthiş film müziği. Natacha Atlas’ın Gafsa adlı şarkısı, her dinlediğimde filmin sahneleri gözümün önüne geliyor.

Bu film için İzle ve Yorumla puanı: 9,5/10





2 yorum:

Adsız dedi ki...

Hyataımda izledigğim en ıyı fılmlerden biridir..

İzle ve Yorumla dedi ki...

Bu konuda yalnız değilsiniz :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...