20 Temmuz 2011

Transformers: Dark of the Moon

Transformers serisinin son ürünü olan Transformers: Dark of the Moon’u izleyeli 2 hafta oldu ama dediğim gibi yaz rehaveti insanı ister istemez tembelleştiriyor. Yazmaya anca fırsat bulabildim. Filmin oyuncularından yönetmeninden bahsetmeye gerek yok sanırım, zaten konu Transformers olunca kim oynasa bi yere kadar kabulümüzdür. :)

Böyle dedik ama serinin 2. filmi gerçekten çok kötüydü. Ortalıkta avanak avanak gezen bi dolu küçük robot, Sam’in sinir bozucu ailesi gibi bi dolu rahatsız edici unsur vardı bir önceki filmde. Aksiyon yerindeydi elbette ama bu dediğim unsurlar filmden çok şeyi götürüyordu. Son filmde böyle şeyleri görmedik, çok da memnun olduk. Aksiyona, autobotlara odaklanılmış ve süper olmuş.

Filmi RealD 3D ile izledim, daha önce Karayip Korsanları’nda 3D’nin nasıl batırıldığından bahsetmiştim. Sanırım bunun en büyük sebebi, Karayip Korsanlarının normal kamerayla çekilip daha sonra editing aşamasında 3 boyutlu versiyona çevrilmesinden kaynaklandı. Transformers’da ise filmin büyük bölümü 3 boyutlu kameralarla çekilmiş, bu yüzden de birçok sahnede 3 boyut farkını görebiliyoruz. Teknik açıdan da diğer iki filmin çok ötesine geçmiş bu film.

Transformers çizgi filmlerini izlemiş olanlar için Autobotların araçken robota dönüşme sahneleri en heyecanlı sahnelerdir. İlk 2 filmde bu tip sahneler çok hızlı geçilmiş ve hep beni hayal kırıklığına uğratmıştı. Muhtemelen teknik eksiklikler dolayısıyla diğer filmlerde göremediğimiz detay ve dönüşüm anındaki yavaşlık bu filmde birçok sahnede görülebiliyordu. Özellikle son 45 dakika; aksiyonun hiç durmadığı, 3 boyutlu en güzel sahnelerin olduğu ve efekt açısından da oldukça verimli bir 45 dakika olmuş. Bi yerlerde filmin son aksiyon bölümünün çok uzun olduğunu ve izleyiciyi sıktığını okumuştum. Aksiyon ve Transformers seven biri için asla sıkıcı olmaz böyle şeyler, kim yazdıysa biraz fazla subjektif olmuş söyledikleri.

İzlemeyen kaldıysa ve serinin diğer filmlerini biraz olsun sevdiyseniz bunu da mutlaka seversiniz. İlk filmin biraz gerisinde olduğunu düşünüyorum ama ikinci filmden çok daha iyi olduğu kesin. Filmin bir diğer sürprizi de Fringe dizisinden William Bell’in (ya da Star Trek’in Mr. Spock’ı) sesiyle filmde yer almasıydı.

Bu film için İzle ve Yorumla puanı: 8,5/10



Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...