7 Mayıs 2011

LOST

Bilmeyen yoktur sanırım, Amerika'da yayınlanan Lost adında bir dizi var, daha doğrusu vardı. 2004 yılında yayınlanmaya başladığında, ilk 2-3 bölümünü Digitürk'ten izlemiştim. O zamanlar dizi bulup izleme alışkanlığım olmadığından ve de daha sonra Digitürk'ü iptal ettirdiğimden devam edemedim. Sonra dizinin 2. sezonunun ortalarında bi başlıyım artık izlemeye derken, çevreden aldığım çeşitli duyumlar (dizinin çok yavaş ilerlemesi) ve de dizinin tüm konusunun belli olduğu ve 6 sezonda biteceği haberleri üzerine dedim ki, en iyisi ben bu diziyi bitsin öyle seyredeyim. Özellikle yazın sürekli takip ettiğim diziler tatilde olduğunda çok defa teşebbüs ettim, izlemeye ama sonra bir şekilde vazgeçtim.

2010 yılında, dizinin final bölümünden sonra başladım izlemeye. 5-6 bölüm olmadan kafamda bi dolu soru oluşmaya başladı. Her bölüm heyecanlı, bir yandan bazı sorulara cevap verirken, cevapladığından fazla da soru ortaya çıkarıyordu. İlk 3 sezon çok heyecanlı ve düzenli ilerlerken, 4 sezondan itibaren heyecanın şekli değişti, tarif etmek zor ama farklı bir heyecan vardı, bu sefer konu dağılmıştı ama. Gerçi ilk 2 sezonu günde 2-3 bölümle geçerken daha sonraki sezonlarda günde 5-6 bölüm izliyordum. Velhasıl kelam, toplam 1 ayda 6 sezonluk diziyi bitirdim. O kadar çok soru vardı ki cevaplanması gereken, o kadar gizemli olay, merak edilen şey vardı ki, son 1,5 saatlik bölümde hepsinin cevabını bekliyordum, senaristler de önemli olan, karakterler için önemli olan her sorunun cevabı olacak demişlerdi. O yüzden beklentim çok yüksekti.

Ama olmadı. 6 sezon boyunca gizem üzerine, biraz mitoloji üzerine kurulu olan Lost, son bölümünde daha dramatik bir yapı kullanmış ama bence olmamış. Aslında olmamış derken bile dramatik yapı olarak çok iyi bir bölüm olmuş ama nerede o kadar sorunun cevabı? Senaristlerin dediği "Dizinin sırrının %70'i ilk bölümde saklı" sözünün de yalan olduğu anlaşıldı bu şekilde. Aslında senaristler neler neler demediler ki, kafa da cevaplanmamış yüzlerce soru bıraktılar.

Tanıdığım bir çok insan, kaybettiği 6 yıla yanıyor :) Aslında öyle değil bence, sonun bu şekilde olması bende de hayal kırıklığı yarattı ama sonuçta her bölüm boyunca yaşattığı hissin de önemsiz olduğu söylenemez. Hiçbir şey olmasa bile bize biraz beyin jimnastiği yaptırmış oldu bu dizi. Yok ada aslında Araf mı? Bu insanlar bu düğmeye neden basıyor? Ada'nın olayı nedir? daha yüzlerce soru var ki çoğunun da somut bir cevabı yok. Diziyi 6 yılda izlemek mi daha heyacanlıdır yoksa bir solukta izlemek mi bilemiyorum ama kuşkusuz Friends'ten sonra televizyonun en etkili yapımlarından olmuştur bu dizi.

Sonuçta dizi bitti, son bölümün sonlarına doğru sürekli durdurup ne kadar kaldığına baktım, çünkü son ana kadar bizi ters köşeye yatıracağını bekliyordum ama olmadı. Bitiş de anlamlı olan tek şey, dizi Jack'in gözlerini açmasıyla başlamıştı, kapatmasıyla da bitti. David Lynch şuna benzer birşey demiş zamanında: "Filmin nasıl bittiği değil, sana izlerken neler hissettirdiği önemlidir."

Lost ile ilgili yazılacak çok şey var, ama bu yazıyı çok uzun tutmak istemiyorum. Kalan konulara bir sonraki yazımda değineceğim.




9 yorum:

rastgelehergele dedi ki...

O değil de 2 eleman vardı diri diri gömmüşlerdi çocukları :) yazık oldu :)

İzle ve Yorumla dedi ki...

Güzel tespit :) son ana kadar birşey olacak da kurtulacaklar diye bekledim ama olmadı. İlginçtir ki bu olaydan sonra onlardan hiç de bahsedilmedi.

Adsız dedi ki...

lostun bitmesiniin ardından diziyle ilgili yapılan olumsuz eleştrilerin odak noktası haline gelen''herşeyi açıklamayan finali'' benim için senaristin yorumuyla daha anlamlı hale geliyor.Lost aslında bize ne anlatıyor sorusunun cevabının temeline insanı koyan bu yorum lostun nasıl bu nitelikte bir kaliteyle kitlelere ilham veren bir dizi olduğunu gayet iyi ortaya koyuyor


aynı ellerden cıkan benzer argümanlara dayanan fringe gibi bazı bilimsel verilere dayanan ama ispatlanabilirlikten uzak kurgusal bir son uydurmakla bazı izleyenlerini muhakkak rahatlatabilecekken bu şekilde bir yorumlamayla sonlandırılması dizinin ruhuna ben ce cok daha uygun olmuştur

İzle ve Yorumla dedi ki...

Kısmen katılıyorum söylediklerinize. Aklın sınırlarını zorlayan abuk bir final yerine böylesi bir final daha yerinde olmuş, o konuda haklısınız.

Ancak, benim beğenmediğim kısım, finalde herşeyin açıklanmaması değil. Senaristlerin yaptığı açıklamalarla dizinin sonunun uyuşmamasıdır. Yoksa dizinin final bölümünü gayet başarılı buldum. Desmond'un herkesi bir araya getirmesi, oradaki hikaye bence çok güzeldi.

Fringe ise Lost ile aynı kategoride değil bence, Lost hafif bilimkurgu olabilir ama Fringe tam anlamıyla bir bilim kurgu dizisi. Bu dönemde bilim kurgu dizisi değil filmini bile bulmak oldukça zorken, Fringe'ın varlığından ben memnunum açıkçası :) Bazı bölümler çok abartı, ona katılıyorum.

Adsız dedi ki...

Fringe ve Lost u aynı kategoriye almamak konusundaki görüşünüze tamamen katılıyorum.Benim o noktada anlatmaya çalıştığım,günümüzün popüler konularından quantum fiziği üzerinden senaryo yazılması hususundaki benzerlikleriydi.Fringe ilgiyle 3 sezon takip ettiğim bir dizi oldu ki bilim kurgu noktasında çok sınırlı olan yapımların içinde nadir başarılı bulduğum bir çalışmadır bana göre.


Lost a geri dönersek,bütün dünyada milyonlarca insana hitap eden büyük ticari başarı yakalamış bir dizi olması bağlamında bakarsak,lost u yaratan ve bugunlere getiren insanlar yayınlandığı dönemki konjonkturel etkilerden ister istemez nasiplerini almışlardır.Lostun finalinin ardından bir süre sonra yayınlanan benjamin linus eksenli ilave bölüm ile görülen (DVDler), bu ticari başarının nimetlerinden uzun vadeli olarak yararlanma konusunda açık bir kapı bırakıyor intibası uyandırmaktadır.Bugun için bile hernekadar sonlanmış olduğu kabul görsede yayınlandığı dönem aralarında ilgiyi sıcak tutmak gayesiyle kısa kısa verilen ''mobisodes'' lar örneğinde görülen mantıkla geriye dönük eklemeler yapılarak istenen tüm sorulara cevap verme seceneği oldugunuda göz ardı etmemek.Gönül ister ki lost yayınlanmaya bir şekilde devam etsin ve biz yine aynı heyecanı duyalım.

İzle ve Yorumla dedi ki...

Aslında Benjamin Linus'ın kutup ayılarını açıkladığı kısa bölümün ardından bunun gibi birkaç bölüm daha gelir diyordum ama henüz gelmedi, bakalım belki de ileride filmi yapılır kim bilir. Dediğiniz gibi keşke devam etseydi de izleyebilseydik.

Sanırım final ne şekilde yapılırsa yapılsın birçoklarını memnun etmeyecekti. Belki de bazı şeylerin izleyenlerin yaratıcılığına, hayal gücüne ve dizi boyunca hissedilenlere bırakılması en doğrusu oldu.

Fringe ile ilgili olarak da, ABD'de izleyici sayısı son sezonda baya bi düşmüş, umarım iptal edilmez.

Adsız dedi ki...

Fringe 4.sezon anlaşmasını imzaladı şeklinde haberler söylenti şeklinde dolaşıyor,umuyorum ki aslı vardır ve biz ilk 2 sezondaki tadı bulamasakta walther bishoptan mahrum kalmayız.

Lostla ilgili bir ekleme yapmak istiyorum.Yapım kalitesi oyunculuklar kurgu mekan kostum seçimi vesaire konularda ki durumu ayrıca konuşulabilir olmakla birlikte bunlardan ayrı tutarak lostla ilgili en başarılı bulduğum nokta,karakterler üzerinden günümüz modern toplumundaki insani problemlere ayna tutabilmesindeki başarısıdır heralde.Karakterle tamamen özdeşleşmeye bile gerek kalmadan onların insani durumlarını ve duygusal açılımlarını içselleştirebilmeye bu kadar güzel imkan vermeyi başaraabilmiş başka bir yapım ilk etapta aklıma gelmiyor

İzle ve Yorumla dedi ki...

Lost konusundaki sözlerinize katılıyorum, ama birşeyi eklemeden geçemeyeceğim. Lost'ta herşeyin bir anlamı vardı, yani herşey ya bir mitolojik olayla/kişiyle ya da tarihte önemli yer edinmiş kişiliklerle bağlantılıydı. Sahilde bulunan yıkılmış heykel, Dharma'nın istasyonları, John Locke ve daha bi dolu gönderme var dizide, bu açıdan bile çok önemli bir yere sahip benim için.

Fringe konusunda ben de umutluyum, zira iptal edilecek olsaydı şimdiye kadar haberleri gelirdi diye düşünüyorum. Bakalım bekleyip görücez.

Adsız dedi ki...

iktisatta ceteris paribus şeklinde bir tabir vardır.olaya etki eden faktörlerden yalnızca bir tanesinin o olaya yaptığı etkiyi gözlemlemek için etkisi incelenen faktör dışındaki tüm faktörler incelemeyi kolaylaştırmak amacıyla etkisiz yada yok farzedilir.

Benim yaptığım yorumda diğer konuların etkisini bir an için görmezden gelerek anlatmaya çalıştığımı daha iyi açıklamaya çalışmaktı.

Lost'un tarihsel ve mitolojik öğelere yer vermesi,göndermelerde bulunması hatta hatta bir dönem olayın çıkış noktası olarak eski mısırı göstermesi kuşkusuz beni de çok heyecanlandırdı.

Lost'u takip eden kitle içersinde bir kesim bu tip referanslar verilmesinden hareketle Lostun hikayesinin bir şekilde tarihsel-mitolojik bir eksene bağlanabileceğini öngördü ki bende kısmen bu kitleye dahildim.

Sonuç olarak Lost'un insanlığın ortak kültürel mirasını ve inançlar sistemini(tek tanrılı çok tanrılı..)senaryoya aktif şekilde dahil etmesi diziden alınan keyfi arttırması kadar her dinden ırktan insana hitap edebilmesine de şmkan verdi.

Aslında bence bu bağlamda Lost adası yaşadığımız dünyanın micro düzeyde bir yansıması olarakda görülebilir.

Küreselleşme olgusunun giderek tüm dünyayı etkisi altına alarak vazgeçilemez bir olgu haline geldiği günümüzde farklı kültürlerin bir arada beraber yaşamasının güzel bir örneğini vermektedir

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...