3 Ekim 2011

Midnight in Paris


Bu sefer bir Woody Allen filmi ile karşınızdayız sayın seyirciler. Açıkçası önyargılı davranarak geç izlemeye başladığım Woody Allen filmlerine rağmen (Scoop veVicky Cristina  Barcelona) bu film IMDb'nin kendisine verdiği 8,1 puanı sonuna kadar hakettiğini söyleyebilirim.



Genelde Woody Allen filmlerinde başrol New York'tur fakat görünen o ki Woody (samimiyetten) ;) elini attığı her şehri kendine göre ve müthiş bir görsellikle yorumluyor. Barcelona'da örneğini gördüğümüz bu durum Paris'te günümüz ve 1920'ler arası geçişlerde çok daha fazla ön plana çıkıyor.

Filmin konusu için evlenmek üzere olan ve gıcık nişanlısı, müstakbel kayınvalide ve kayınpederiyle Paris'e gelen Gil isimli bir yazarın yaşadığı çelişkileri, geçmişe olan saplantısını ve Paris sevgisini (özellikle yağmur altında) ;) anlatıyor diyebiliriz.


Lütfen şu konuda hemfikir olalım. Bu filmde başrol  Paris'in kendisinde. Eminim ki Woody'nin bu filminden sonra Paris'e turist akını olacaktır. Bence bizim muhterem kültür bakanımızda mutlaka Woody'ye İstanbul arka planlı şöyle güzelinden bir film  yaptırmalı derim.

Başrol oyuncusu hakkında biraz bilgi verdikten sonra :) gelelim diğer başrol oyuncularına. Owen Wilson genelde komedi filmlerinden görmeye alıştığımız bir sima olmasına rağmen (Wedding Crushers) bu filmde kafası karışık ve sevimli Amerikalı yazar rolüne cuk oturuyor. Rachel McAdams ise gıcık (ve yine Amerikalı) nişanlı rolünün hakkını fazlasıyla veriyor. Marion Cotillard (Inception) ise masum ve duru güzelliğiyle kısa kısa olmasına rağmen filme damgasını vurmakta.



Burada değinmeden geçemeyeceğim, yan rollerde müthiş bir zenginlik mevcut. Bizim kısa zaman önce gerçekleştirdiğimiz İspanya seyahati sebebiyle mi bilemiyorum ama ben en çok Salvador Dali'yi oynayan Adrian Brody'i ve Hemingway'i oynayan Corey Stoll'un (Salt) oyunculuklarını çok beğendim. Ayrıca Martin Sheen, Carla Bruni, Tom Hiddleston (Thor filmindeki  Loki), Kathy Bates'in katkıları da filme çok büyük bir fayda sağlıyor.


Bunun yanı sıra filmin bariz bir eksiğini, gediğini bulamadım. Film yoğun karakter sayısına rağmen konuyu saptırmadan ve sorularına cevap vererek tutarlı bir biçimde ilerliyor. Fazla sulu bir komedi seviyesi de mevcut değil dolayısıyla karşınıza uzun süre hatırlayacağınız ve sizin beyninizin kıvrımlarını okşayarak görselliğe doyuran tatminkar bir film çıkıyor.




Toparlamak gerekirse, Paris'e seyahat pahalı geliyorsa iki saatliğine hem günümüz hemde 1920'lerin Paris'ine bir sinema bileti fiyatına bu film sayesinde seyahat edebilirsiniz.

IMDb Notu: 8,1
İzle ve Yorumla Notu: 8,5
Bunu seven bunu da sevdi: Vicky Cristina Barcelona

1 yorum:

rourkie dedi ki...

Film gerçekten eşsiz. Açılış sahnesi süper. Anlatım, sahneler, karakterler, filmin rengi, herşey müthiş. Filmin sonundaki dedektifle ile ilgili olan espride yarıldım resmen :) bir de filmi izlerken hiç bitmesin istedim, tıpkı K-Pax ya da Before Sunset gibi..

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...